Son yıllarda özellikle tropikal meyveler arasında ön plana çıkan pitaya, Türk tarımında da kendine yer bulmaya başladı. Emekli bir çiftçi olan Ahmet Yılmaz, başından geçen ilginç bir serüveniyle, pitaya üreticiliğine adım attı. 15 yıl boyunca tarım sektöründe çalıştıktan sonra emekli olan Yılmaz, boş zamanlarını değerlendirirken geçim kaynağı yaratmak istemesi sayesinde bu ilginç meyve ile tanıştı. Kilosu 200 TL'ye kadar alıcı bulan pitaya, emeklilik sürecinde hem ona ekonomik gelir sağladı hem de doğayla bağlantısını güçlendirdi.
Pitaya, diğer adıyla ejderha meyvesi, kaktüs familyasına ait bir bitki türüdür. Özellikle Güney Amerika'nın tropikal bölgelerinde yetişen bu meyve, rengarenk dış görünümü ve sağlığa olan faydaları ile dikkat çekmektedir. Son yıllarda sağlıklı yaşam trendi ile birlikte, pek çok insanın diyetinde yer almaya başlayan pitaya, antioksidan zengini yapısı ile bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır. Yılmaz, 'Pitaya üretimine başlamadan önce bu meyvenin faydalarını ve pazar potansiyelini araştırdım. Görünüm olarak göz alıcı ve sağlıklı bir meyve olması, pazarlama şansımı artırıyor,' diyerek bu konuda duyduğu heyecanı dile getiriyor.
Ahmet Yılmaz, emekliliği sonrasında kendi arazisinde pitaya yetiştirmeye karar verdiğinde, önce bu meyvenin tohumlarını bulmanın peşine düştü. Yerel pazarlarda ve internet üzerinden araştırmalar yaparak, pitaya tohumlarını edindi. İlk başta aile üyeleri ve komşularına bu meyveyi tanıtarak bir küçük dağıtım ağı oluşturdu. Yılmaz, 'Başlangıçta herkesin aklında soru işaretleri vardı, ama yenilikçi bir meyve olduğu için merak uyandırdı,' diyor. Kilosunun 200 TL’den satılması ise, bu meyvenin talebini artırarak üreticiyi memnun etmektedir.
Yüksek nem ve sıcaklık gerektiren pitaya bitkisini yetiştirmek için serin iklime sahip bir serada çalışmalarını sürdüren Yılmaz, uygun koşulları sağlamanın yanı sıra bitki bakımını da dikkatlice gerçekleştiriyor. Farklı iklim koşullarına uyum sağlayabilen pitaya, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde de yetiştiriliyor. Ancak, Yılmaz'ın bu meyveyi üretmesindeki en büyük avantaj, coğrafi konumu ve yerel satıcılarla kurduğu bağlar sayesinde, doğrudan pazarlama yapabilmesidir.
Yılmaz, 'Pitaya yetiştiriciliği gerçekten sabır ve özveri gerektiriyor. İlk hasadı almak için beklemek zorundasınız ama hasat dönemi geldiğinde elde ettiğiniz ürün, her şeye bedel,' sözleriyle üretim sürecindeki zorlukları dile getiriyor. Hasat periyodunun ardından, yüksek fiyatlardan satış yaparak olumlu geri dönüşler aldığını ifade ediyor. Hedefleri arasında, pitaya ürününü daha geniş bir pazara sunmak ve bu alanda eğitici seminerler vermek de yer alıyor.
Pitaya üretiminin yanı sıra Yılmaz, bu süreçte önemli ölçüde öğrenim de sağladı. Çiftçilik tecrübesi ile birleşen pitaya bilgisi, onu yerel tarım camiasında da tanınan biri haline getirdi. Diğer yetiştiricilerle de iletişime geçerek bilgi alışverişinde bulunmanın önemini vurgulayan Yılmaz, 'Birlikte öğrenmek, bu işin en önemli parçalarından biri,' diyor.
Özellikle sonbahar dönemlerinde pitaya meyvelerinin olgunlaşma dönemi geldiğinde, Yılmaz ve ailesi bu meyveleri dikkatlice topluyor ve özenle paketleyerek alıcılara ulaştırıyor. Modern tarım tekniklerini kullanarak verimi artırdıkları gibi, doğa dostu bir yaklaşım benimseyerek daha sağlıklı bir üretim süreci hedefliyorlar.
Sonuç olarak, Ahmet Yılmaz'ın pitaya yetiştiriciliği sayesinde edindiği gelir, emekli olduktan sonraki yaşam kalitesini artırdı. Hem sağlıklı gıda üretimi sağladığı için çevresine katkıda bulunuyor hem de genç çiftçi adaylarına örnek olacak bir hikaye sunuyor. Kilosu 200 TL olan pitaya, sadece yüksek getirisi ile değil, aynı zamanda sunduğu sağlık faydaları ve sıradışı görünümü ile de dikkat çekmeye devam ediyor. Yılmaz, 'Başarı, cesaretle birleştiğinde elde edilir. Pitaya ile birlikte hayatımda yepyeni bir sayfa açıldı,' diyerek deneyimini sonlandırıyor.