Futbol tarihinde iz bırakan anlardan biri de, Arjantin'in efsanevi futbolcusu Diego Maradona'nın Türk hakem tarafından yönetilen maçıdır. Bu maç, sadece Maradona'nın kariyeri için değil, aynı zamanda o dönemdeki Türk hakemlik anlayışı açısından da önemli bir dönüm noktası olmuştur. Söz konusu maçı yöneten hakem, FIFA kokartlı hakem Ali Öztürk, bu özel deneyimi ve maçın nasıl geçtiğini ilk kez gün yüzüne çıkarıyor. Ali Öztürk, Maradona'nın sahada yarattığı etki ve maçın başlangıç sürecinde yaşanan ilginç olayları dile getiriyor.
Diego Maradona, futbol dünyasında efsaneleşmiş bir isimdir. Oyun yeteneği, top sürme becerisi ve futbol zekası ile sadece Arjantin’in değil, dünya futbolunun en büyük yıldızlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Ancak Türk hakem Ali Öztürk, Maradona’nın bir maçtaki performansının yanı sıra, teknik direktörün ve takım arkadaşlarının sahada nasıl bir rol oynadığını gözlemleme fırsatı bulmuş. Öztürk, o günkü atmosferi ve karşılaşmanın başlangıcındaki zorlukları şu şekilde aktarıyor: “Maçın başlaması beklenenden daha geç oldu. Her şey Maradona'nın sahada olma arzusu ile başladı.”
Ali Öztürk, maç öncesinde neden geç başladığına dair birçok detay verdi. “Maradona, saha içine girmeden önce taraftarlarla iletişim kurma çabasındaydı. Tam olarak anı yaşamak istiyordu. Bu da takıma yansıdı, çünkü herkes onun etrafında toplanmıştı.” Hakem, Maradona’nın saha içindeki karizmasının yanı sıra, bu tür durumların futbolun ruhunu nasıl etkilediğini de vurguladı. Öztürk, “Futbol sadece bir oyun değil, birçok duygunun bir arada yaşandığı bir alan. O gün sahada bu duyguların yoğunluğunu hissetmemek mümkün değildi.” dedi.
Maçın başlama saatinde yaşanan gecikmenin yanı sıra, Ali Öztürk’ün dikkatini çeken başka bir durum daha vardı. Maradona’nın her hareketinin, sahadaki diğer oyuncular tarafından nasıl izlendiği ve buna karşılık olarak nasıl bir performans sergilendiği üzerine gözlemleri hayli ilginçti. “Maradona sahaya adım attığında, herkes nefesini tutmuştu. Onun her pası, her dribbling’i bir linç gibi algılanıyordu. Takım arkadaşları onun etrafında o kadar dikkatliydi ki, ona alan yaratmak için neredeyse kendilerinden vazgeçebilirlerdi.”
Maç esnasında yaşanan gergin anlardan bir tanesi de, Maradona'nın tartışmalı bir pozisyonda hakeme itiraz etmesi oldu. Öztürk, o anları şöyle anlatıyor: “Maradona, kuralları kesinlikle kapsayan bir yapıda değil. Ama onun futbol tutkusunu ve sahadaki adalet anlayışını anlamamak mümkün değil. O dönemde, onunla ilgili birçok komik ve ilginç anekdot var. Bir hakem olarak, onunla yaşamak, bana birçok şey öğretti.” Bu sözler, hem Maradona’nın futbolculuk kariyerine bir anlam katarken, aynı zamanda hakemlik mesleğinin de zorluklarını ortaya koyuyor.
Ali Öztürk, Maradona ile sahada geçirdiği zamanın ve onun futbol felsefesinin, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde nasıl bir etkisi olduğunu da paylaşmaktan geri durmuyor. “Maradona gibi bir isimle aynı sahayı paylaşmak, bana hakemlik kariyerimde her zaman bir ilham kaynağı oldu. O gün sahada yaşadıklarım, futbol mantalitemi şekillendirdi.”
Sonuç olarak, Ali Öztürk, Maradona ile olan bu deneyimin onun için bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor. Türk hakemi, o maçın sadece bir spor karşılaşması olmadığını, aynı zamanda futbolun ruhunu ve tüm dünyada paylaştığı tutkuyu somutlaştırdığını ifade ediyor. Maradona’nın futbol mirası her ne kadar etkileyici olsa da, bu deneyimin, hakemlik kariyerine de ciddi katkıları olmuştur.
Maradona’nın Türk hakem tarafından yönetilen bu tarih kokulu maçı, Türk futbol tarihinin anılarına çok şey katarken, aynı zamanda genç nesillere de efsanevi futbolun ve hakemliğin ne denli derin bir deneyim olduğunu anlatmaya devam edecektir. Geçmişin anıları bugün görmekte olduğumuz spor kültürüne yön vermeye ve futbolun evrenselliğini pekiştirmeye devam ediyor.