Donald Trump, 20 Ocak 2017 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin 45. Başkanı olarak göreve başladı. Göreve başlamasıyla birlikte, iç ve dış politikalarda attığı adımlar dünya genelinde yankı uyandırdı. Bu ilk 100 gün, Trump'ın siyasi vizyonunu ve Amerika'nın dünya üzerindeki rolünü şekillendirmede kritik bir dönem oldu. Özellikle Türkiye ile olan ilişkileri, verilen bazı kararlarla yeni bir yön aldı. Peki, Trump’ın ilk 100 günde gerçekleştirdiği icraatlar, Türkiye ile olan ilişkileri hangi yönlerde etkiledi?
Trump, görev süresinin ilk 100 gününde birçok önemli karar alarak, siyasi hedeflerini belirginleştirdi. Sağlık sistemi, göçmenlik politikaları, ekonomi ve ulusal güvenlik gibi konular, ilk 100 günde öncelikli bekleyen meseleler arasında yer aldı. Ancak dış politikada alınan bazı kararlar, özellikle Türkiye ile olan ilişkileri yeniden gözden geçirmeye sevk etti. Trump’ın en dikkat çekici adımlarından biri, Suriyeli muhaliflere verilen destek miktarını artırmasıydı. Bu, Türkiye'nin, güvenliğini tehdit eden unsurlar üzerinde bir baskı oluşturmaya çalıştığı bir dönemde geldi. Ayrıca, IŞİD ile mücadele kapsamında alınan tedbirler de Türkiye’nin bölgedeki rolünü tartışmalı hale getirdi.
Trump, uluslararası ilişkilerdeki "önce Amerika" politikası çerçevesinde, NATO'nun da dahil olduğu birçok uluslararası kuruluşla olan ilişkilerini sorgulamaya başlamıştı. Türkiye bu durumda stratejik bir ortak olarak dikkat çekti, ancak Trump yönetiminin aldığı bazı tavırlar, Ankara’nın endişelerini artırdı. Örneğin, ABD’nin, YPG’ye yönelik silah yardımlarını sürdürmeye devam etmesi, Türkiye’nin terörle mücadele çabalarına gölge düşürdü. Türkiye, YPG'yi PKK'nın uzantısı olarak görürken, bu durum iki ülke arasındaki gerginliği artırdı.
Trump'ın ekonomik politikaları, ilk 100 günde, Türkiye ile olan ticaret ilişkilerini de derinden etkiledi. Göreve başlamasıyla birlikte korumacı politikaları benimsemesi, global ticaret ortamının altüst olmasına neden oldu. Türkiye, ABD’nin uyguladığı ticaret tarifelerinin hedefi haline geldi. Bu süreçte, Türkiye'nin ekonomik ilişkilerinin yeniden yapılandırılması gerektiği açıkça ortadaydı. Ekonomik işbirliği anlaşmaları ve yatırım fırsatları, Trump yönetimi tarafından yeniden gözden geçirilmek zorunda kaldı.
Özellikle, Türkiye’nin ABD’ye yaptığı ihracatın büyük bir kısmı, bu tarifeler yüzünden olumsuz etkilendi. Trump yönetimi, Türkiye’nin stratejik ortaklığına rağmen, bazı iş adamlarının ortaya koyduğu kaygıları dikkate almaktaydı. Bu durum, iki ülke arasındaki ticari ilişkilere koyulan sınırlamalarla daha da derinleşti. Ancak buna rağmen, Türkiye’nin çeşitli sektörlerdeki potansiyeli, Trump yönetimini ikna edici bir argüman olarak sundu. İki ülkenin iş insanları, karşılıklı ziyaretler ve ticari anlaşmalarla ilişkileri güçlendirme yoluna girmeye çalıştı.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler, Trump’ın ilk 100 gününde yaşadığı bu tür bir dizi gelişmeyle önemli bir dönemeçten geçti. Alınan kararlar, hem uluslararası ilişkiler hem de ekonomi açısından iki ülke arasındaki dinamikleri değiştirdi. Tabii ki, bu durum, iki ülkenin gelecekteki ilişkilerini de etkileyecek bir öngörü oluşturmaktaydı. Sonuç olarak, Trump’ın ilk 100 günü, sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda Türkiye ile olan stratejik ortaklığın yeniden tanımlandığı bir süreç olmuştur.
Aslında, Trump yönetiminin uluslararası arenadaki yaklaşımları, içerideki siyasi gündemi de etkilemiş ve Türkiye'nin bölgedeki rolüne dair yeni tartışmaların kapılarını aralamıştır. Dolayısıyla, ilk 100 günde gerçekleşen bu önemli gelişmeler, Türkiye'nin dış politikada izlediği stratejiler üzerinde de önemli bir etki yaratmıştır.