Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, sosyal haklar ve kadın eşitliği mücadelesinin önemli bir dönüm noktasıydı. Bu tarihi olay, Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte, kadınların toplumsal hayattaki yerinin güçlendirilmesi adına atılan önemli adımlardan biri olarak kayıtlara geçti. Peki, Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı ne zaman verildi? Bu tarihsel süreci inceleyerek, kadınların siyasi alanda edindikleri hakların ardındaki mücadeleyi anlamaya çalışalım.
Türkiye'de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etme süreci, Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ile hız kazandı. 1920'li yıllarda, ulusal egemenlik anlayışının yerleşmesiyle beraber, kadınlar toplumda daha görünür hale gelmeye başladılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açıldığında, bu meclisteki bazı kadın temsilciler, kadınların hakları için mücadele etmeye başladı. 1934 yılında kabul edilen anayasa değişikliğiyle, Türk kadınlarına, seçme ve seçilme hakkı resmen tanındı. Bu değişiklik, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en önemli kadın hakları kazanımlarından biri olarak anılmaktadır.
Tarih boyunca birçok kadın hareketi ve kadın hakları savunucusu, bu hakkın elde edilmesi için yoğun çaba sarf etti. Kadınların siyasette temsil edilmesi gerektiği fikri, zamanla toplumun genelinde benimsenmeye başlandı. 1935'te TBMM’ye seçilen ilk kadın milletvekilleri, bu hakkın ne denli önemli olduğunu simgelerken, aynı zamanda birçok kadının hayatında değişim yarattılar. Türkiye’de kadınların siyasetteki yeri, sadece seçme ve seçilme hakkı ile sınırlı kalmayıp, pek çok alanda etkinlik göstermeye başladılar.
Bugün, kadınların siyasetteki rolü ve temsil oranı artarken, hala büyük bir eşitsizlik bulunmaktadir. Seçme seçilme hakkı ile beraber toplumsal hayatın her alanında kadınların yer alması için mücadele devam etmekte. 2023 yılı itibarıyla, Türkiye’de kadınların siyasette aktif rol alması, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da büyük bir umut taşıyor. Ancak, geride bırakılan 89 yılda elde edilen hakların, korunması ve geliştirilmesi önemlidir. Kadınların, sadece seçimlerde değil, toplumsal karar alma süreçlerinde de etkin biçimde yer alması gerekmektedir.
Bu kısa tarihçeyle birlikte, Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkı mücadelesinin anlamı ve önemi bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Gelecekte, daha eşit ve adil bir toplumsal yapı için, kadınların haklarının savunulması ve desteklenmesi, hepimizin sorumluluğudur. Bu bağlamda, kadınların seçme ve seçilme hakkının tarihi, sadece geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda gelecekte atılacak adımların da temelini oluşturmuştur.