Türkiye'nin Suriye politikası, son yıllarda bölgedeki jeopolitik gelişmelerle birlikte sürekli olarak değişmektedir. Dışişleri Bakanlığı, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasının Türkiye'nin temel önceliklerinden biri olduğunu belirtti. Bu ifade, sadece bir politik pozisyonu değil, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal güvenliğini, ekonomik çıkarlarını ve bölgesel istikrar arayışını da kapsamaktadır.
Dışişleri Bakanlığı'nın bu vurgusu, Suriye'deki iç savaşın başladığı 2011 yılından beri sürdürdüğü politika çerçevesinde değerlendirildiğinde, aslında daha geniş bir perspektife işaret etmektedir. Suriye'nin toprak bütünlüğü, sadece bu ülkenin siyasi haritası için değil, aynı zamanda Türkiye'nin güney sınırındaki istikrar için de elzemdir. Türkiye, Suriye'nin parçalanmasının PKK ve benzeri terörist grupların güçlenmesine yol açabileceğinden endişe duymaktadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü koruma çabaları, aynı zamanda kendi ulusal güvenliğiyle doğrudan ilişkilidir.
Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirdiği çeşitli askeri operasyonlarla da bu amacını desteklemektedir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatları, sadece terör tehdidini bertaraf etmekle kalmamış, aynı zamanda bölgedeki sünni Arap nüfusun korunması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi amacını gütmektedir. Bu operasyonların altında yatan ana hedeflerden biri, Suriye'nin toprak bütünlüğüne katkıda bulunmak ve bu süreçte Türkiye'nin güneyinde istikrarlı bir alan yaratmaktır.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama çabası, sadece Türkiye’nin kendi politikalarıyla sınırlı kalmamaktadır. Bu durum, aynı zamanda uluslararası güçlerin bölgedeki müdahalelerini de etkilemektedir. Washington, Moskova ve Tahran’ın Suriye üzerindeki etkileri, Türkiye’nin bu konudaki yeteneklerini ve stratejilerini kısıtlamaktadır. Türkiye, ABD ile olan ilişkilerini dengede tutmaya çalışarak, Suriye'nin kuzeyindeki YPG ve PKK'nın faaliyetlerini engellemeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin Suriye politikası, diğer ülkelerin stratejik çıkarlarıyla şekillenmektedir.
Uluslararası planda, Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekleyen Türkiye, bununla birlikte mülteci sorunuyla da yüzleşmek durumundadır. Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınmış olan milyonlarca Suriyelinin durumu, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu hale gelmesi, hem ulusal kaynakların daha fazla tükenmesine neden olmakta hem de sosyal gerginliklere yol açmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunması, aynı zamanda kendi içinde barışı ve düzeni tesis etme çabasıdır.
Sonuç olarak, Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki ısrarı, Türkiye'nin hem ulusal güvenlik stratejisinin hem de bölgesel politikalarının ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye, Suriye'de kalıcı bir barışın sağlanmasını ve ülkenin toprak bütünlüğünün korunmasını vazgeçilmez bir hedef olarak belirlemekte ve bu süreçte hem bölgesel hem de uluslararası işbirliklerini artırma gayesini gütmektedir. Türkiye’ye komşu olan bu ülkenin istikrarı, Türkiye’nin geleceği için de kritik bir öneme sahiptir.
Türkiye’nin Suriye politikası, giderek daha karmaşık hale gelse de, temel hedefin Suriye’nin toprak bütünlüğü olduğu net bir şekilde ortaya konmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye'nin önümüzdeki süreçte atacağı adımlar ve uygulayacağı stratejiler, yalnızca Suriye'deki gelişmelere değil, aynı zamanda uluslararası alandaki dengelere de yön verecektir.