Türkiye, bu kış mevsiminde alışılmışın çok üstünde bir sıcaklıkla karşı karşıya. Hava sıcaklıklarının normallerin çok üzerinde seyretmesi, birçok bölgede kış mevsiminin etkisini hissettirmemesine neden olurken, özellikle soğuk iklimdeki aşırı sıcaklar vatandaşları zor durumda bırakıyor. Özellikle köylerde, yüksek yaylalarda, ısınma ihtiyacı hisseden ailelerin yaşadığı sorunlar, gün geçtikçe daha da derinleşiyor. Sobanın başındaki ailelerin dramı, kış mevsiminin gerçekte ne anlama geldiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Ülke genelinde birçok aile, kış mevsiminde evlerini ısıtmakta zorlanıyor. Sıcaklıkların yükselmesiyle enerji fiyatlarının da artması, ailelerin bütçelerini zorlamakta. Gelir seviyeleri düşük olan aileler, yeterli ısıtma sistemine sahip olmadıkları için, eski yöntemlere başvurmak zorunda kalıyorlar. Sobayı yakan aileler, "Isınmaya çalışıyoruz" diyerek, oldukça zor bir kış geçirdiklerini dile getiriyorlar. Isınma sorunları, sadece fiziksel bir ihtiyaç olmanın ötesinde, psikolojik bir etkiye de yol açıyor. Soğuk ortamlardaki kaçınılmaz olarak artan hasta sayıları ve kış depresyonu, bu durumun elbetteki sonuçları arasında yer alıyor. Ailelerin, ısınma için kullandıkları fosil yakıtların artan fiyatlarıyla baş etmeleri giderek zorlaşıyor.
Bu zor durumda, devlete düşen bazı görevler bulunmaktadır. Sosyal devlet anlayışının, zorluk çeken vatandaşların yanında olması gerekmektedir. Belediyeler, ihtiyaç sahibi ailelere sıcak yemek ve yakacak yardımı sağlamakla yükümlüdür. Özellikle kış aylarında artan ihtiyacı karşılamak adına, devletin bu konudaki duyarlılığının artırılması gerektiği görülmektedir. Yerel yönetimler, soğuk havalarda destek programlarını genişletmek noktasında çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak vatandaşların sıcak bir kış geçirmesine yardımcı olabilirler.
Özellikle büyük şehirlerde, sosyal yardımlardan faydalanan birçok insan, bu yardımların yetersiz kaldığını ifade ediyor. Sokaklarda ve park alanlarında yaşayan insanlarla yapılan görüşmelerde, kışın gelmesiyle beraber yaşanan zorluklar su yüzüne çıkıyor. Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar, ısınmak için farklı yöntemlere başvuruyorlar.
Toplumsal dayanışma duygusu, bu süreçte oldukça önem arz ediyor. Hayata geçirecek kampanyalar, gıda ve giysi yardımlarıyla birlikte ısınma ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik etkinlikler düzenlenmelidir. Bu tür yardımlar, hem toplumsal bağları güçlendirir hem de zor durumda kalan ailelerimizin yanlarında olduğumuzu hissettirir.
Öte yandan, alışılmış kış mevsiminin varlığını hissettirmemesi, iklim değişikliğinin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, önümüzdeki dönemde günlük yaşamı etkileyen iklim değişikliklerinin daha belirgin hale geleceğini öngörüyorlar. Sıcak kışları, sert soğukların ardından gelen abartılı değişimlerle uğraşmak zorunda kalacağız gibi görünüyor. Dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında tarımda yaşanacak olumsuz etkiler, su kaynaklarının azalması ve sanayinin de değişen iklimle birlikte geleceği yer alıyor.
Görünen o ki, Türkiye'de kışlar artık eski gibi olmayacak. Aileler, geleneksel ısınma yöntemleriyle çözüm arayışlarını sürdürürken, yetkililerin bu konuda atılacak adımları planlayarak toplumun tüm kesimlerini etkileyecek büyük bir kriz ile karşı karşıya kalmadan gerekli hamleleri yapması oldukça kritik bir önem arz ediyor.