Titanik, 15 Nisan 1912 tarihinde Atlantik Okyanusu'nda bir buzdağına çarparak batmasıyla tarihe kazınmış trajik bir deniz felaketidir. Bu olay, sadece 1.500’den fazla yolcu ve mürettebatın yaşamını yitirmesiyle değil, aynı zamanda ardında bıraktığı "batmaz" efsanesiyle de halk arasında bir merak konusu haline gelmiştir. Titanik'in inşasından itibaren, geminin tasarımının mükemmelliği ve güvenliği, birçok insan tarafından hayranlıkla karşılanmış ve dolayısıyla "batmaz" ifadesi yaygın bir şekilde anılmıştır. Ancak, bu ifadeyi doğrulayan herhangi bir kanıt var mı? Bu sorunun yanıtı, Titanik’in hikayesinin gizemli ve trajik kalıntılarında saklıdır.
Titanik, Harland and Wolff tersanesinde inşa edilmiştir ve dönemin en büyük yolcu gemisi olma unvanına sahipti. Başlangıçta, Titanik'in tasarımcıları, geminin yapısal özelliklerini öne çıkararak onun "batmaz" olduğu iddialarını güçlendirmişlerdir. Geminin kalın metal örtüsü, modern yüzerlik sistemleri ve su geçirmez bölmelere sahip olması gibi özellikler, Titanik'in güvenliğini artıran unsurlar arasında sayılmaktaydı. Ancak, bu özelliklerin yanı sıra, Tanya sutunu yani su seviyesinden 11.5 metre yukarıda bulunan bu bölümün de tasarımda önemli bir rol oynadığı düşünülse de, bu varsayım da yanlışlıkla yapılmış bir tahmindi. O dönemdeki bazı gazetelerde ve dergilerde, Titanik'in kullanılabilirliği ve konforuyla ilgili birçok olumlu makale çıkmıştır. Bu tür yayınlar ise geminin efsaneleşmesine neden olmuş ve “batmaz” ifadesinin daha da güçlenmesini sağlamıştır.
15 Nisan 1912 tarihinde, Titanik, Southampton limanından yola çıkarak New York’a doğru ilerlemeye başladı. Ancak gece yarısı, buzdağına çarparak korkunç bir hüsran yaşadı. Olay sırasında geminin inşasında "batmaz" ifadesinin sürekli olarak vurgulandığı gerçeği, olayın gerçekleşmesiyle birlikte aniden geçersiz hale geldi. Lifeboat kapasitelerinin yetersizliği, geminin halk arasında "batmaz" olarak tasvir edilmesinin bedelini insan yaşamlarıyla gerçekleştirmiştir. Titanic'in ilk seferinde yaşanan bu felaket, geminin değil ancak efsanesinin suya gömülmesine neden olmuştur. Herkesin imkânlarının en üst düzeyde olduğu bu gemi, tarihte büyük bir hayal kırıklığının sembolü haline gelmiştir.
Yıllar içinde Titanik, denizcilik tarihinin en kötü kazalarından biri olarak kayıtlara geçerken, "batmaz" sözü, birçok kişi için geminin trajedisiyle özdeşleşmiştir. Olayın sonucunda, Titanic’in yapımında kullanılan malzemelerin kalitesi ve yaşanan süreçteki ihmal ile ilgili tartışmalar başlamıştır. Bu bağlamda, gemi yapımcıları ve denizcilik endüstrisindeki bazı sorumlular, karşı karşıya kaldıkları ağır eleştirilerden kaçamamışlardır. Titanik'in trajik sonu, deniz yolculuklarının güvenliği konusunda dünya genelinde yeni standartların belirlenmesine de yol açmıştır.
Sonuç olarak, Titanik olayı "batmaz" ifadesinin yalnızca bir efsaneden ibaret olduğunu gözler önüne sermiştir. Geminin durumu, mürettebatın ve yolcuların güvenliğinden çok daha önemli hale gelmiştir ve o dönemden bu yana bu trajedi, denizdeki güvenliği sağlamak adına alınan önlemlerle birlikte hatırlanmaktadır. Titanik’in batışı, insanlık tarihinde "batmaz" efsanesinin nasıl yanlış anlaşılmalara neden olabileceğini ve denizcilik tarihinde bir dönüm noktası yarattığını göstermektedir.